31 Mart 2011 Perşembe

Bursa Nutku’ iktidarlara dokunuyor!

7 Subat 2011, Pazartesi 


Türkiye Cumhuriyeti Hükumetinin üst düzey yetkilileri Atatürk’ün “Bursa Nutku”nu inkâr etme derdine düştü. Hükumet sözcüsü, televizyonlardan, kendisinin “Bu işi en iyi bilenlerden birisi” olduğunu söylüyor ve “Atatürk’ün böyle bir nutku yoktur” diyor. Peki şimdi bu çabayı nasıl anlamak gerekiyor?


Olayı kısaca hatırlatalım: 1933’de Bursa’da Cumhuriyet rejimine karşı küçük çapta şeriatçı bir kalkışma olur. Atatürk Bursa’ya gelir ve olay bastırılır. 6 Şubat 1933 gecesi Atatürk, Çelik Palas Oteli’nin yanındaki Atatürk Köşkü’nde (bugünkü müze) kentin ileri gelenleri ile bir toplantı yapar. 14 kişinin oturduğu masada, valiliğin kontrolündeki Bursa Gazetesi’nin temsilcisi gazeteci Rıza Ruşen Yücer de vardır. Toplantının konusu bu isyan girişimdir. Belgelere göre, gazeteci Rıza Ruşen Yücer, bir ara,  “Efendim, Bursa gençliği bu olayı bastırabilirdi, ama…” gibi birşey söyler. Bunun üzerine, Atatürk, lafı söyleyene dönerek, “Yaz, o halde..” diye başlar ve işte “Bursa Nutku” olarak bilinen konuşmayı yapar; söylediklerini de kelimesi kelimesine kağıda yazdırır.   
Bu konuşmanın bir haber olarak ertesi gün gazetede yayınlandığına ilişkin bilgi yok. Rıza Ruşen Yücer, 1947’de İstanbul’da “Atatürk’e Ait Birkaç Fıkra ve Hatıra” adı bile bir kitap bastırır ve bu metni orada yayınlar. 
Toplantıya katılmış olanlardan Avni Altıner ve Kemal Zeki Gençosman, kitapta yazılanların doğruluğuna tanıklık eder. 1958’de,  DP iktidarı Bursa Nutku’nu gözden düşürmek girişimde bulunması üzerine Reşit Ülker, “Atatürk’ün Gizlenen Bursa Nutku” adı ile kitap yazar. Ardından, özellikle 12 Mart Dönemi’nde, yargılanan devrimci gençlerin, duruşmalarda Bursa Nutku’ndan paragraflar okumaları üzerine, İstanbul 2 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesi savcısı, Bursa Nutku’nun “İdeolojik amaçla uydurulduğu, Atatürk’ün sözleri olmadığını” ileri sürer.  Konu Türk Tarih Kurumu’na muhtelif tarihlerde sorulur. Kurum, nutkun varlığını onaylayan kararlar açıklar.
Ama anlaşılıyor ki, ne geçmişte, ne de bugün iktidar gücünü kullananlar, Atatürk’ün Bursa Nutku’nu içine sindirebildiler; onu yok saymaya devam ediyorlar.
Atatürk Bursa’da ne demiş: “Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, ‘Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır’ demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, ‘Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir’ diye düşünecek ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, ‘demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek’ Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, ‘Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir’ diyecektir. İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği budur.
Bu sözleri, “anarşiyi kışkırtmak” olarak kabul etmek, hatta hızını alamayıp, açık veya kapalı (bugünlerde facebook aracılığı ile) bu sözler için “Stalin’in nutku” propagandası yapmak; bırakın Atatürk’ün bu sözleri söyleyip söylememesini, en azından kendi insanına, gencine, “Sen adaletsizliğe, cumhuriyet karşıtlığına, her türlü baskıya karşı sesini kes, boyun eğ, köleliği kabullen. Birey ve vatandaş değil, kul ol” demektir.
Oysa gençlik toplumun dinamizmi olarak elbette, yaşadığı haksızlıkları dile getirecek, muhatap alınmıyorsa bağırıp çağıracak, içeri sokulmuyorsa katılanlara yumurta atacak, her tür kötü muameleye bütün imkanları ile direnecektir.  Silik, korkak bir gençlik Atatürk’ün tarif ettiği gençlik olamaz. Atatürk, Bursa Nutku’nda söylediklerini gerçek yaşamında uygulayan birisidir. Zira memleket işgal edildiğinde, “Bana ne, bu ülkenin anlı şanlı padişahı var, hükümeti var, ordusu, polisi var” deyip bir kenara çekilmemiş, tersine başındaki padişahla gemileri yakarak Samsun’a çıkabilmiştir!
Gençlik toplumun en duyarlı kesimidir. Siz onların her talebini geri çevirir,  mücadele etmesini ve direnmesini “anarşi” sayıp, polis gücüyle bastırırsanız, bunun adı diktatörlüktür.  Diktatörlerin acı sonunu da bu ara naklen yayınlarla izliyoruz!
Tam tersine, gençler, çalışanlar, işçiler, memurlar sokaklarda eğitim, iş, ekmek ve hürriyet istiyorsa,  akıllı iktidara düşen, copla, biber gazıyla saldırmak değil; tersine bunu bir fırsata çevirmek; talepleri yerine getirerek iktidarlarını herkesin gözünde daha meşru hale getirmektir.
İktidarların Bursa Nutku’ndan rahatsız olmadığı bir Türkiye dileğiyle,
İyi pazarlar.


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder