Gerçekçi öngörülerde bulunmanın giderek daha yakıcı ihtiyaç haline geldiği bir dönemi yaşıyoruz. Zira ekonomide, politikada; içeride dışarıda, peş peşe hiç beklemediğimiz olaylarla karşılaşıyoruz.Yarın ne olacağı konusundaki tahminlerde hep daha çok yanılıyoruz.Önümüzde “de facto”lar çoğalıyor.“Kamuoyu”nu toplumdaki hakim rüzgar, aktif sivil kesimlerin ortalaması diye tanımlarsak, kamuoyunun hep yanıldığını (ya da yanıltıldığını) ileri sürebiliriz. Hatırlayalım, piyasaların bayram ettiği 2000 yılının hemen sonunda kriz patlayacağına kim inanırdı? AKP’nin böyle tek başına iktidar olacağını 3 Kasım seçimleri öncesinde kim öngörüyordu? IMF’nden (Amerika’dan) gelen Kemal Derviş’in ve hükümetinin yine ABD’nin etkisiyle alaşağı edileceği akla gelir miydi? Ya da bir önceki yerel seçimlerde Erdoğan Bilenser’in Büyükşehir Belediye Başkanı seçileceğine kaç kişi inanıyordu? Şimdi, değil 28 Mart’ta yeni belediye başkanımızın kim olacağını, hangi partinin kimi aday göstereceği bile tahmin edemiyoruz. Peki “kamuoyu, belli merkezlerden denetlenen medyanın bilgi bombardımanı ile, bilinçli olarak her dönemde yönlendiriliyor” desek, götürü vergi mükellefi mi oluruz! Yönlendirmeler, yaşanan toplumsal şoklar, hayal kırıklıkları bütün değerleri eritiyor. “Doğrular”, “ilkeler”, “siyasi değerler”, “ideolojiler”, “etik-ahlak”, “inançlar” … daha birçok şey peynir ekmek gibi tüketiliyor. Nasıl ki vatandaş sandık başına geçince, siyasetle satranç oynar gibi oynuyor, iktidar koltuğuna oturttuğu partileri bir dönem sonra sandıkta boğuyor; siyasiler de artık işi ganyana benzettiler. Siyasiler “kazanan ata oynuyor”… Belediye seçimleri yaklaşırken “favori parti” görülen AKP’deki aday adayı enflasyonu gerçekten ibret verici değil mi? Ve bu parti şimdi adayları hangi inandırıcı kriterlere göre belirleyecek? AKP “adayımız en çok oyu getirecek, en iyi hizmet veren kişi olacak” diyor. SHP ise hiç zahmetsiz “merkez yoklaması” yapacakmış. Nasıl adil davranılacak? Bu ortamda belki de en iyisi açık artırma olabilir! “Bağış” falan diye zorlanmaya, kıvranmaya ne gerek var! Parayı basan adaylığı kapar! Gelecekle ilgili en sağlam öngörüleri herhalde Jules Verne yapmış. 1850’lerde yazdığı kitaplarda, 100 yıl sonra olacakları gerçekten hayranlık verici şekilde tahmin edebilmiş. Örneğin “Yirminci Yüzyılda Paris”te, bir yüzyıl sonra Paris’te kullanılabilen sessiz, elektrikle çalışan, kilometrelerce uzunluğundaki metro, raylı sistem taşımacılığını betimlemiş, hatta Lenoir motorunu bile gözden kaçırmamış. Ama siyasi konularda yanılmış… Kralın sonsuza kadar yaşayacağına inancından olacak, 1965’te özel sektöre ait Genel Öğretim Kredi Kurumu’nun imparatorluk kararnamesi ile kurulacağını öngörmüş. O yıllarda kralın sokaklarda özgürlük sloganları atan gençler olacağını bilememiş... Jules Verne sadece, çağındaki bilimsel teknik gelişmelerin gelecekte varacağı yeri betimlemeye çalışmış. Fala bakmamış; varolan gerçeklerden hareket etmiş. Onu öngörü sahibi yapan da işte bu. Tabi, ona da kimse inanmamış. Yazım hatalarına rağmen müthiş bir öngörü içeren yazılarına bir göz atan yayıncı JP.J.Hetzel, kitabı yayınlamayı reddetmiş ve onu geri çevirirken şöyle demiş: “Azizim Verne, peygamber bile olsanız, günümüzde getirdiğiniz bu vahye inanacak adam çıkmaz”… Yirminci Yüzyılda Paris, Verne’in ölümünden 30 yıl sonra rastlantı sonucu bulunup yayınlanmış. Nerden çıktı şimdi Jules Verne derseniz… Demek ki isabetli öngörüler, hakim görüşlerin rüzgarına kapılmakla değil, varolan gerçek durumunun incelenmesi ile oluyor. Jules Verne’in bile yanıldığı siyaset alanında doğru kestirimlerde bulunmak hayli zor. Şimdi bana “Yeni başkan kim olur?” diye sorarsanız, gerçekten bu konuda bir tahminde bile bulunamam. Ama “Nasıl bir belediye olacak” derseniz, “Mevcut yapı çok da değişmeyecek” demeye hazırım. Çünkü hükümet 2004 yılı bütçesinde yatırımları kuşa çevirmiş. AKP’li bile olsa belediyeler merkezden pek para sızdıramazlar, diye düşünüyorum. Zaten aday adayları da öyle çantalarında özel projelerle falan dolaşmıyorlar. Geriye “Piyango kime çıkar” demek kalmıyor mu? 11 Ocak 2004 |
7 Nisan 2011 Perşembe
Şans kime gülecek?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder