3 Nisan 2011 Pazar

İnegöl ve mobilyada “değişim” zamanı


İnegöl il olursa Bursa’dan kopar mı, İnegöl halkına bir yararı olur mu bilemem; ama İnegöl’ün birçok ili sadece nüfus olarak değil, ekonomi açısından da solladığı muhakkak.
Geçtiğimiz hafta İnegöl’de mobilyacıları dolaştık. İnegöl’de mobilya, ekonomideki tahtını tekstile kaptırmış.

Artık İnegöl’de en çok üretilen ve satılan şey masa-sandalye değil, ev tekstili.
2003 yılında ilçeden 129 milyon dolar tutarında ev tekstili ihraç edilmiş. Onu 53 milyon dolarla kumaş, 45,5 milyon dolarla havlu bornoz izliyor.
Toplam 389 milyon dolarlık ihracat içinde mobilyanın payı sadece 25,5 milyon dolar. Bunun 10,8’i koltuk, 8,4 milyon doları modüler mobilya. Orman ürünü olarak tomruk vs. ithal eden İnegöl, 9,2 milyon dolarlık melaminli yonga levha ihraç etmiş.
İhracatta mobilyayı sollayan sadece tekstil de değil. İnegöl 33,7 milyon dolarlık panel radyatör, 18,9 milyon dolarlık döküm radyatör, 10 milyon dolarlık şofben, 11 milyon dolarlık dondurulmuş gıda ihraç etmiş.   
İnegöl mobilyası” ne yapıyor? Sektör kendi içinde bir değişim-dönüşüm yaşıyor.
Mobilyacıları dinledikten sonra vardığım sonuç şu oldu: ‘Bir nusibet bin nasihattan iyidir.’ 

 Sevgili okurlar, kriz dönemleri ekonomide bir tür elektir. Maharet bu eleğin üstünde kalabilmektir.
1994 Krizi, bizde yapısal dönüşüm açısından önemli bir selektördü. Bu sürecin sonunda özellikle otomotiv sektöründe bir çok firmanın yabancı şirketlerin kontrolüne geçtiğini, kendi öz dinamikleri ile uluslararası rekabete ayak uyduramayanların elekaltı olduğunu izledik.
ISO 9000’lerle tanıştık.
Firmaların eleğin üstünde kalma yönteminin ne kadar sağlıklı olduğu tartışılır.
Türkiye’nin kalkınmasına uzun vadede ne katacağı sorgulanabilir.
 Dış ticaret dengesindeki kronik bozukluk, Türkiye’nin kaynaklarını harekete geçirmek varken ithalata asılma, sonuçta halkın refahını artırmayan bir milli gelir artışında bunun ne kadar payı olduğu sorulmalıdır.

Ama boşverin, biz battı balık yapalım!…
Mobilya sektörü, kriz ortamında değişiyor. İhracata asılıyorlar. 1999 depreminden bir yıl öncesinde, 1998’de, sadece 622 bin dolar olan mobilya ihracatı 2003’de 25,5 milyon dolara çıkmış. Keşke bu artışta, iç pazardaki daralmanın baskısı olmasaydı.
Bizim insanımız aslında rahatını sever, evine, mobilyasına da özen gösterir. Alabildiği en yeni mobilyayı, otomobili alır.
At, avrat,.. (Siz bunu otomobil, ev ve pahalı mobilyalar.. diye okuyun)
Ama …
Zurnanın zırt dediği yer, yurdum insanının alım gücü...
Sadece işsiz sayısı artmıyor, ücretler de eriyor.
Asgari ücretten bir iş bulabilen kişi, 250-300 milyon kira verecek, 1-2 milyara koltuk, 3 milyara mutfak takımı alacak!…
Yoksa, Türkiye 70 milyonu aştı. Hiç ihracat olmasa bile üretim kapanın elinde kalır.
Peki 1999 sonrasında bir türlü bitmeyen bu krizler mobilya sektöründe nasıl bir eleme işi yapıyor?
Kanımca olumlu gidiş, şirketleşme, büyüme, kapasite ve verimlilikte artış, yeni çizgilere yönelme, dünyadaki gelişmeleri takip etme, yeni teknolojileri kullanma, ihracata yönelme ve fuarları sürekli geliştirme, markaların çoğalması, çocuk-genç gibi özel alanlarda uzmanlaşma vs.
Bence olumsuzluklar ise, artık düşük gelir gruplarına yönelik mobilya yapılmaması. Şirketler, sadece üst ve orta gelir grubuna yönelmiş görünüyor. Bu doğru değil. Zira salt üst gelir grubuna yönelen bir üretimin bizde geleceği olmadı.
 Bakınız kent merkezlerinde fazla “elit” müşteri peşinde olma peşindeki dükkanlar sinek avlıyor.
Bizim öyle fazla zenginimiz yok, olanlarda da “dışarıdan alma”, ithal mal satma zevki yaygın.
Diğer olumsuz bir nokta ise üretimde çok ciddi miktarda ithal girdi kullanılması.
Ve… İnegöl’de Hikmet Şahin’in kulağını çınlatmadan olmazdı.
Dürüst olmak gerekirse, İnegöllüler (elbette görüştüğümüz kişiler) Hikmet Şahin’in ikinci beş yılından pek memnun değil gibi. En çok dinlediğimiz cümle şu oldu: “Hikmet Şahin’in Bursa’da Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesinden memnun olduk, İnegöllü olarak. Şahin İnegöl’de ilk döneminde iyi çalıştı. Ancak ikinci döneminden pek memnun olmadık. Zaten son 2-3 yılını da Bursa’da geçirdi.”
Ne diyelim, Bursa’da başkanlar birer dönemlik olduğuna göre, şanslıyız...



Yeni Bursa Gazetesi, 11 Nisan 2004

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder