7 Nisan 2011 Perşembe

Kurbancılar bayram edemiyor...

Kurbanlık hayvan yetiştiriciliği hiç bu kadar yaygın bir hal almamıştı.
Bunun pek çok sosyo ekonomik, kültürel kaynakları var. Ama gözle görünen en önemli nedenlerinden birisi,  koyun ve  sığır fiyatlarının Kurban Bayramı döneminde artması. Normalde et tüketimi sınırlı olan geniş bir kitle adeta Kurban'ı iple çekiyor.


8-10 yıl öncesine kadar bunun sadece tüccar, celep kesimi farkındaydı ve Haziran ayında köylerden 2-3 aylık kuzuları toplar, kurbana kadar beslerlerdi.
Ancak şimdi köylüler de bunu farketti.
Köylü, eğer maddi açıdan çok fazla zor durumda değilse 3 aylık kuzuyu satmıyor, besleyip kurbanda satmaya çalışıyor. Köylü, sadece kuzu değil her yaş ve boy koyun fiyatlarının da kurban döneminde yükseldiğini fark etti. 

Hem içerideki kurban pazarlarında hem de kurban öncesinde, özellikle Ortadoğu ülkelerine yapılan ihracatta koyun fiyatları en parlak dönemini yaşıyor.
Bunu gören çiftçi büyük ölçüde üretimi neredeyse tamamen Kurban’a yöneltti. Köylü ilk defa koyunculukta “üretim planlaması” yaptı.
Bütün hesaplarını Kurban’a göre yaptı.
Birkaç yıl da işler iyi gitti.
Ancak son yıllarda köylüler Kurban satış yerlerinde hüsran üstüne hüsran yaşıyor.
Yaygın olarak Kurbanlık üretilen Üçgöl köyünde yaşananlara bir bakalım:
Yaklaşık 40 haneli olan Üçgöl bir orman köyü. Köylüler geçimini büyük şehirlerde işçilik yaparak sağlıyordu.
Ancak Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu’nun karşılıksız teşviklerinden yararlanan birçok köylü, 10-15 yıl önce, projeli, modern koyun ağılı yaptı. Üçgöl’de artık binlerce koyun yetiştirilmeye başlandı.
Kurban öncesinde kurbanlık koyunlar kamyonlarla büyük şehirlere taşındı.
Köylüler hayal bile edemedikleri kadar para kazandılar.
Herkesin bir traktörü, birer otomobili oldu. Birçoğu da başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerden ev, arsa aldılar.
Üçgöllüler ilk şoku koyun-sığır ayırımında yaşadılar. Üçgöl aslında, geleneksel olarak birçok orman köyü gibi keçi yetiştirilen bir yerdi. Ama şehirlerde keçi eti sevilmiyordu. Şehirlerde artık koyuna da rağbet edilmediğini fark ettiler.
Şehirliler koyun değil sığır etine yönelmişti.
Koyun eti "yağlı" bulunuyordu.
Kurban keserken de koyun yerine sığır tercih ediliyordu.
Koyunları Kurban pazarlarında satmakta zorlanmaya başlayan köylüler, teşvikli olarak yaptırdıkları koyun ağıllarını, sığır ahırlarına çevirmeye başladılar ve köyde koyun kalmadı, herkes sığıra yöneldi.
Kurban murban, ama insanlar sonuçta et satın alıyor…
Örneğin bir kurbanlık erkek koyun için 350 lira verip 25 kilo et almış olma yerine; insanlar yine 350 lira veriyor ama 4-5 kişi ile birleşip bir dana, sığır satın alıyor ve 40-50 kilo et satın almış olabiliyor.
Kurban kesmek aslında, bir hayvanı bütün olarak kesmek, kurban etmektir.
Et miktarını hesaplayarak ortaklaşa bir hayvan alıp, ortak olmak ve ortaklaşa kesmek ne kadar “kurban kesmek”tir, onu din adamları düşünsün. 

Son yıllarda ortak kurban kesimi yaygınlaştı.
Ve, üreticilerin büyük bölümü buna kısa sürede ayak uydurdu, büyük şehirlerdeki Kurbanlık pazarları Anadolu’nun çeşitli yerlerinden gelen sığırlarla dolup taştı.
Ve, hayvan bollaşınca fiyatlar tepetaklak gitti... Örneğin 2000 yılında Alaaddinköy’deki Nilüfer Hayvan Pazarı’nda kurbanlık koyun fiyatına çok yakın rakamlarla dana satıldığına tanık olduk.
Üçgöllüler bu kurbanda Tokat'tan  İstanbul’a 10 kamyon sığır götürmüşlerdi. Kamyonlardan 4’ü bayramın ardından geri döndü. Büyük bir moral bozukluğu içindeki köylüler İstanbul’daki kurbanlık satışlarından sözederken yine de “şanslı” olduklarını söylüyorlar. Ne de olsa 10 kamyon hayvandan 6’sı satılmış.
Pazar yerlerinde kurbanlık koyun bakan insanlardan en çok duyulan söz şu: “Kardeşim, ben kurban kesecek birisi değilim. İşler bozuk. Ama ne yapayım ki çol-çocuk istiyor (bunu eşim, komşularım ve kaynanamın baskılarına dayanamıyorum, diye de okuyabilirsiniz). Ele güne karşı kesmek icabediyor…”
Ve kurban pazarlarında “son gün” tam bir piyangodur.
Piyango bazen satıcılara, bazen alıcılara çıkar.
Şimdilik talih alıcılar gülüyor.
Hayvan sahipleri büyük bir zarar ve moral bozukluğu içinde evine dönüyor. Birçoğu bir daha kurbanlık hayvan yetiştirmemeye yeminler ederek...
Türkiye’de yıllık et tüketiminin üçte birisinin kurban döneminde tüketildiği hesaplanıyor.
Kurban kesecek insanların fakirleşmesi ve plansızlık üreticiyi yıldırıyor



Yeni Bursa gazetesi, 2 eylül 2004


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder