8 Nisan 2011 Cuma

Zam korkusu, tekstilde iade sürprizi


Hükümetin 28 Mart öncesinde “seçim ekonomisi” uygulamayacağını açıklaması inandırıcı bulunmazken,  piyasada sanki gizli gizli yeni bir zam dalgası bekleniyor.


IMF ile 7. Gözden Geçirme toplantılarını bu hafta yürüten hükümet, bütçedeki 7 katrilyon açık için “Ek Kaynak Paketi” kapsamında doğalgaz ve elektriğe “ufak bir zam” yapılacağını açıkladı.
Belki siz bu satırları okuduğunuzda dananın kuyruğu kopacak, zam açıklanacak.
Zam beklentisi yüzde 2 ilâ 5 arasındaydı. Hükümet elektriğe zam yapmayacağını vurgulamaya özen gösterdi. Alkol ve sigaraya da yüzde 12 zam görünüyor.
İş bununla kalırsa, mesele yok, tek haneli enflasyon tutabilir. Esas korkulan “zam dalgası”.
Zira akaryakıt zamları geçmişte hep zincirleme zamlara yol açmıştır.
Ancak bu sefer korkulan olmayacak gibi. Buradaki en büyük “güvence” ise maalesef vatandaşın alım gücündeki erime…
Kuru sıkı laflara bakmayın, enflasyonun düşmesinin en büyük nedeni bu erime. Sanayici ve tüccar aslında malına zam yapmak için en küçük fırsatı kullanır.
Satabileceğine inansa herkes fiyatını her gün ikiye katlar!
Bir malın satışı biraz artarsa, anında zam geliyor. Yüksek fiyata alıştırmak için verilmedik promosyon kalmıyor. Bu da “ticari serbesti” içinde anlaşılır bir şey.
Ama artık biliniyor mi, her zam satışta azalma demek.
ÖTV, zam … derken akaryakıt tüketimi 2000 yılının gerisine düştü.
Öncelikle ekonomi çevrelerinin tutarlı talep ve beklentilerde bulunması gerektiğine dikkati çekmek istiyorum.
Örneğin bir yandan doların düşmesine müdahale edilmesi, bir şekilde devalüasyon isteniyor; diğer yandan hükümetin “zam paketi”nden korkuluyor…
Bunlar birbiriyle çelişen şeyler değil mi?
Çünkü dolar pahalandığı zaman ithal girdilerin tamamı pahalanacak, dolayısıyla da “zam paketi” kaçınılmaz olacak.
Başka türlü nasıl olur?
Sadece ihracatçının işini kolaylaştıran, gelirini artıran ama ithalat ve üretim cephesine etkisi olmayan bir kur rejimi mümkün mü?
Ve unutmayalım, Türkiye üretimini artık büyük ölçüde ithal malla yapıyor.
Bursa’da polyester iplik üretiminde kullanılan PTA’nın tamamı ithal edilir, fabrikalarda tek gram Bursa yünü kullanılmaz, hepsi Avustralya ve Yeni Zelanda’dan gelir; konfeksiyonda kumaş, otomotivde çelik ve sacın büyük bölümü, plastikteki hammaddeler hep dolarla alınır. Hele makinelerin neredeyse tamamı ithaldir. Doları artırdığınızda yağmur gibi zam gelir. Zam yapmayan/yapamayan asıl o zaman batar! 
İş dünyası IMF politikaları konusunda net görünmüyor.
Bizde IMF politikalarını sol ve muhalif kesimler eleştirir, işadamı ve hükümet kesimi savunurdu.
Çünkü sol ve muhalif kesimlere göre IMF, uluslararası sermayenin çıkarları için çalışır, Türkiye’nin kalkınması falan umurunda değildir, sürekli yüksek faizle borçlandırmak, borç faizlerini tahsil etmekle ilgilenir. Bu yüzden de IMF ile ilişkilerin tümden koparılması talep edilir.
İşadamı ve sağ liberaller (buna hükümetleri de eklemek gerekecek) ise özellikle ödemeler dengesi altüst olmuş ülkeler için IMF’nin can simidi olduğunu düşünürler. IMF bir yandan gırtlağına kadar borca batmış ülkeyi yeni borçlarla ferahlatır! Diğer yandan da eğitim, sağlık, tarım, kalkınma, altyapı gibi kamu harcamalarını kısarak “devleti küçülterek”, liberal dünyaya karşı imajı cilalar.
Uluslararası finans çevreleri ile iyi ilişkiler kurulması için yeşil ışık yakar. Yabancı sermaye ve kalkınma, yatırım der…
Peki şimdi, işadamı kesiminin hükümetin “IMF’nin dediğini tıpış tıpış yapacağı”ndan kaygılanmasını nasıl anlayacağız?
İletişimde de kopukluk var.
Bakın tekstil ihracatçıları, ihracatın sıkıntıya girmesinden kaygılanıyor. Kuşkusuz haklıdırlar. Ama bakın hükümet geçtiğimiz hafta ne dedi: “Tekstile 2003’de devlet olarak 2,5 katrilyon lira ihracat KDV iadesi ödedim. Ama vergi olarak geri aldığım 2,2 katrilyon lira. KDV yüzde 18. Demek ki KDV’yi tamamen kaldırsam hiç olmazsa aradaki 300 trilyon liralık zararı çekmeyeceğim…
Bursalı tekstil ihracatçıları önümüzdeki günlerde ihracatta vergi iadelerinin kaldırılması gibi bir şokla karşılaşırsa kimse şaşırmasın.

2.2.2004

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder